DEJA VU

DEJAVU

 

Dejavunun Ortaya Çıkışı

Daha önce yaşanmış bir hadiseyi, olayı, durumu yaşamış gibi hissetme olayına dejavu denir. İlk defa 1876 yılında Fransız fizikçi Emile Boiraç kullanılan dejavu kavramı, bilim literatüründe ise 1928 yılında, Edward Titchener’ın bir psikoloji kitabı adlı eserinde kullanılmıştır. Dejavu kelimesi Fransızcada daha önce görülmüş anlamına gelmektedir. Dejavunun neden olduğu hala bilinmesede, sebepleri hakkında 50’ye yalan fikir vardır. Beynimizde oluşan bazı anlık yavaşlamalar sayesinde, çok nadirde olsa dejavu hissine kapılabiliriz.

 

Dejavunun Sebepleri

Dejavunun neden olduğuna dair 4 temel fikir vardır. Bunlardan üçü biraz psikolojik, biraz dini, biraz felsefiktir. Diğer kısmı ise tamamen bilimsel ve tıbbi sebeplere dayanmaktadır.

 

Birinci Sebep

Dejavunun sebeplerinin ilk ve en eski açıklamalarından birisi reenkarnasyondur. Doğu toplumlarında, Hindistan’da, Çin’de yaşamın sonsuz döngüsü inancı görülmektedir ve reenkarnasyon bunların temelidir. Reenkarnasyon öldükten sonra ruhunuzun başka bir bedende dirilmesidir. Bu inanmışım yaygın olduğu toplumlarda Dejavunun açıklaması da, karşılaşılan olayın, durumun ya da kişinin, bir önceki hayatınızda veya hayatlarınızdan birindeki bir anda denk gelmesidir. Yani bu inancı yaşayan insanlara göre dejavu, aslında önceki hayatlardaki tecrübelerin anlık yansımasıdır.

 

İkinci Sebep

Dejavunun ikinci açıklaması ise astral seyahatle ilişkilidir. Astral seyahat denilen şey, bilincin kapalı olduğu durumlarda, yani uyku ya da komple uyuma gibi durumlarda, ruhun bedeni terk etmesi ve etrafta dolaşmasıdır. Buna inanan insanlara göre, ruhumuz bedenimizi sıklıkla terk eder. Özellikle uyuduğumuz durumlarda veya belirli travma yaşayıp komaya girdiğimiz anlarda, ruhumuz bedenimizden ayrılır ve serbest bir şekilde tüm dünyada gezmeye başlar. Bu düşünceye inanan insanlara göre dejavu dediğimiz şey, ruhumuzun bedenden ayrı olduğu sıralardaki tecrübelerinin, bedenimizde bir şekilde canlanmasıdır. Fakat astral seyahatin gerçek olduğuna dair hiçbir bilimsel kanıt yoktur.

 

Üçüncü Sebep

Bu açıklama biraz daha bilimselliğe yakındır. Bu açıklamaya göre dejavu dediğimiz şey, bilincimizin zamanda yolculuk yapması ile alakalıdır. Albert Einstein hiçbir nesnenin, doğal olarak da bedenlerimizin zamanda geleceğe gidemeyeceğini söylemektedir. Fakat teorik olarak zamanda geleceği görmek mümkündür. Buna inanan insanlara göre, bizim bilincimizin aslında doğru bir şekilde eğitilip yönlendirilirse, kendi fiziksel varlığı içerisindeki geçmiş ve gelecek çizgisinin içinde hareket edebilir. Bu inancı paylaşan insanlara göre, fiziksel olarak olmasa kıta zihinsel anlamda yolculuk yapabiliyoruz. Bu yolculuk sırasında yaşadığımız tecrübelerin, ileride karşımıza çıkmasına da dejavu denmektedir.

 

Dördüncü Sebep

Dördüncü ve bilimsel olan açıklamaya göre dejavu, beynimizin çalışması sırasında gerçekleşen ufak pürüzlerden ibarettir. İnsan beyni bilgisayara benzemektedir. Bilgisayardaki gibi uzun ve kısa dönemli hafızası vardır. İlk defa karşılaşılan bir ortamda, durumda o bilgiler ilk olarak beynimizin kısa süreli hafızasına kaydedilir. Fakat bazı tıbbi sorunlarda ya da stres, uykusuzluk veya dikkat dağınıklığı gibi durumlarda, bazen beyin bu veriyi yanlış bir şekilde algılar ve yanlış bir şekilde işler. Çok yorgun, çok dalgın olduğumuz durumlarda beynin algılama şeklinde bazı pürüzler olur. Bu durumda siz yeni bir uyarıcıyla karşılaştığınızda, beyniniz o veriyi yanlışlıkla başka bir kapıdan içeriye sokar. Beyin yeni gelen uyarıcıyı yanlış bir şekilde algılayıp, kısa süreli hafıza yerine, uzun süreli hafızaya atmaya çalışır. Bu uyarıcıyla maruz kalınca sanki yeni bir bilgi değilmiş, daha önceden bildiğimiz bir bilgiymiş gibi gelir. Bu durumda da dejavu dediğimiz olay yaşanır.