ALLÂH’IN Adı Tahrif Edilmez 2022

Allâh-u Teâlâ El-A’râf Sûresi’nin 180. Âyet-i Kerîmesi’nde şöyle buyuruyor: 2022

۞ وَلِلهِ الْاَسْمَاءُ الْحُسْنٰى فَادْعُوهُ بِهَا وَذَرُوا الَّذ۪ينَ يُلْحِدُونَ ف۪ٓي اَسْمَائِجه۪ۜ سَيُنزَوْنَ مُينزَوْنَ

Meâli: “En kemâl isimler Allâh’ındır. Bu kâmil isimlerle O’na dua ediniz! O’nun isimlerinde sapıklık edenleri ve uygun olmayan isimlerle O’nu isimlendirenleri terk ediniz! Onlar yaptıklarının cezasına çarptırılacaklardır.”

Bazı insanlar namazlarından sonra çektikleri tesbîhlerde veya tasavvufu iddia eden fakat tasavvufla alakası olmayan kişiler zikir halkalarında; Allâh’ın ismini hakkını vererek değil, tahrif ederek söylüyorlar. Önce doğru bir şekilde “Allâh, Allâh, Allâh…” diye söylüyorlar fakat devam ettikçe Allâh lafzı celâleyi tahrif edip “Ah! Ah! Ah!”  şeklinde yada “Ih! Ih! Ih!”, “Hım! Hım!” diyerek kendilerince zikir yaptıklarını zannediyorla. Bu kimseler sevap kazanmak isterken günâh kazanıyorlar. Nasıl ki namaz ve oruç gibi ibâdetler için ilim gerekir, aynı şekilde zikir çekmek için de,bunun ilmini öğrenmek gerekir. Zikir çekerken harâma düşmemek  için nasıl zikir yapılacağı bilinmelidir. ‘Ah’ Allâh’ın
isimlerinden değildir. Dört mezhep âlimleri de bildirdiler ki:”Kişinin namazda ‘of’, ‘oh’, ‘ah’ gibi lâfızları bir özrü olmaksızın kullanması namazı bozar.”

Hâlbuki kişinin namaz içinde Allâh’ı zikretmesi (subhânAllâh, lâilâheillallâh vb.) namazı bozmaz. Ve aynı şekilde bazı kimseler yemin ederken “Vallâhi” diyeceğine “Valla” diyor veyahut bir şeye tepki verirken “Alla alla” diyor ve farkında olmadan Allâh’ın ismini tahrif edip günâha düşüyorlar.

Zikir çekmek çok hayırlı ve güzel bir ameldir. İnsanın kalbini rahatlatır. 

Peygamber Efendimizin Hadîsi’nin meâli: 2022

“Kalp paslanır. Onu temizlemek ise zikirle olur.’’ şeklindedir.

Ancak mesele, “Ben 10 bin zikir çektim!” demek değil, “Doğru mu çektim? Lâfızları tam yerine getirebildim mi?” diye  zikri lâyığınca yapmaktır. Ayrıca zikri, Allâh için hâlis bir niyetle, hûşû içinde çekmek gerekir ki sevâbı alınabilsin. 10 tane doğru zikir 100 bin yanlış zikirden daha hayırlıdır. En azından yanlış zikir çekilip günaha düşülmemiş olunur. 

Efendimizin zamanında bir sahâbe Kur’ân-ı Kerîm’i yanlış okuyordu. Efendimiz bunu duydu ve diğer sahâbelere dedi ki: “Kardeşinize Kur’ân okumayı öğretin.” Demedi ki; “Ameller niyetlere göredir, bildiğin gibi oku yeter’’. Çünkü burada niyet yeterli değildir. Sâlih amel ancak ehil bir hocadan, şart ve erkânlarına uygun olarak öğrenildikten sonra doğru olarak yapıldığında kabul olur.

Allah Mekansız Olarak Vardır

El-İsrâ’ Sûresi 110. Âyet-i Kerîmesi’nde ise: 2022

ُ قِلِ اْدُواوا Allah َ € ِ s اِْدُوا الَّرْحْمٰنََ عًّا مَا تَدْعُوا فَلَهُ الُاسَمَاء الْحْسُنْى َ

Meâli: De ki: “İster, Allâh deyip duâ edin! İster Rahmân deyin; hangisini derseniz, O’nundur en kemâl, noksansız isimler (Esmau’l Hüsnâ).’’

El-Ĥaşr Sûresi 24. Âyet-i Kerîmesi’nde ise: 2022

ُ هُوَ اللهُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ لَهُ الْاَسْمَاء الْحُسْنَى ۞

Meâli: “O Allâh ki, Yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca vâr edendir, şekil ve sûret verendir. En kemâl isimler O’nundur.”

Bu 99 ismin içinde bulunan bazı isimler sadece Allâh hakkında kullanılır, insanlar hakkında kullanılamaz. Bu isimler dokuz tanedir. Ebû Mansûr El-Bağdâdî ‘El-Fark-u Beyne’l Firâk’ adlı kitabında bu isimlerin
Allâh’ın, Kendisine has olan isimleri olduğunu bildirip şu şekilde sıraladı:

 اَللهُ Allâh: İlâhlıkla vasıflı olan yani, ibâdete müstahak (lâyık) olan.

 اَلرَّحْمٰنُُ Er-Rahmân: Dünyada  rahmeti bütün Mü’min ve kâfirleri kapsayan. Âhiret’te ise sadece Mü’minlere rahmet edendir.

 اَلخَالِقُ El-Ĥâlik: Her şeyi yoktan var eden. Bu manayla Allâh’tan başka yaratıcı yoktur. 

 اَلقُدُّوسُ‭ ‬El-Kuddûs: Ortağı olmaktan, oğlu olmaktan, yaratılmışların sıfatlarına benzemekten, mekâna zamana ihtiyacı olmaktan ve bütün noksan sıfatlardan münezzeh olan. Allâh her şeyi yaratandır.

 اَلرَّزَّاقُُ  Er-Rezzâk: Mahlûkâtlara (insanlara, cinlere, hayvanlara) rızıklarını ulaştıran. 

 اَلْمُحْيِي  El-Muhyî: Ölü parçadan canlı nesneyi yaratan, çürümüş olan cesetleri Kıyâmet (Ba’s) Gününde, onlara canlarını iâde etmekle dirilten.

 اَلْمُمِيتُ‭ ‬  El-Mumît: Hayatta olanları öldüren, sağlıklı ve güçlü olanları ölümle yok eden.

 مَالِكُ‭ ‬الْمُلْكِ  Mâliku’l Mulk: Mülkün ebedî ve tek Mâliki. Mülkünde dilediği gibi tasarruf eden.

 ذُو‭ ‬الْجَلَالِ‭ ‬وَالْإِكْرَامِ  Zul Celâli Vel İkrâm: Şânı yüceltilmeye müstahak olan, varlığı inkâr edilemeyen ve Kıyâmet Günü’nde îmân edenlere felâh, nûr ve ihsân ile ikrâm eden.

Kişi mânâlarını bildiği hâlde bu isimleri yaratılmışlar için kullanırsa dinden ayrılmış olur, fakat mânâsını
bilmeden kullandıysa âlimler o kişiye doğrusu öğretilir diye bildirdiler.

İmam Ebu Yusuf; 2022

İmâm Ebû Hanîfe’den rivâyet etti ki: Allâh’ın zâtı hakkında kimse kendinden bir şey söylemesin, Allâh, ancak kendisini vasfettiği gibi vasfedilir. Allâh hakkında kimse kendi görüşünü söylemesin.”

İmâm Ebu’l Hasen El-Eş’arî “El-Lumâ” adlı kitabında buyurdu ki: “Allâh; Allâh’ın kendisini isimlendirmediği bir isimle veya Peygamberin Allâh’ı isimlendirmediği bir isimle veya âlimlerin icma ile Allâh’ı isimlendirmedikleri bir isimle isimlendirilemez.”

Misâlen bir kişi “Allâh akıldır” derse bu kişi dinden ayrılır. Allâh, ne akıl olmakla ne de akıllı olmakla vasıflanmaz. Çünkü bu insanlar için kâmil bir sıfattır, fakat Allâh’u Teâlâ hakkında noksan bir sıfattır. 

İmâm Ca’fer Et-Tahavî bildirdi ki; “Kim Allâh’ı yaratılmışların sıfatlarından bir sıfatla sıfatlandırırsa küfre düşer.’’ (Dinden çıkar)

Küfre düşen (dinden çıkan) bir kimsenin tövbesi ise ancak İslâm’a girme niyetiyle Kelime-i Şehâdet’i söylemesiyle olur.

TEŞEKKÜRLER

İlahiyatçı Araştırmacı Yazar Hıdır Kartal Hoca